DOLAR %
EURO %
ALTIN %
BIST 100 %
BITCOIN %
Dışlanınca Yabancılaşanlardan Ninniler

Dışlanınca Yabancılaşanlardan Ninniler

Gregor Samsa ile tanıştınız mı?Tanış olanların yüzündeki ince gülümseyiş çizgisi ama yüreklerindeki dağınıklık için teşekkür ediyor, tanış olmayanların tanışması için halen sürelerinin olduğunu ya da gelip geçmekte olduğunu duyurmak istiyorum.Bay Samsa’nın bilim kurgu çevrelerince tasarlandığı düşünülen hayatının, dışlanmış bir yalnızlık ustasınca gündeme getirilmesi şaşırtıcı olduğu kadar öz sorgulayıcıları için de bir el feneri ayrımsamasıdır.Hangi şartta

Gregor Samsa ile tanıştınız mı?Tanış olanların yüzündeki ince gülümseyiş çizgisi ama yüreklerindeki dağınıklık için teşekkür ediyor, tanış olmayanların tanışması için halen sürelerinin olduğunu ya da gelip geçmekte olduğunu duyurmak istiyorum.Bay Samsa’nın bilim kurgu çevrelerince tasarlandığı düşünülen hayatının, dışlanmış bir yalnızlık ustasınca gündeme getirilmesi şaşırtıcı olduğu kadar öz sorgulayıcıları için de bir el feneri ayrımsamasıdır.Hangi şartta olursanız olun, ne yaparsanız yapın, ne kadar fayda sağlarsanız sağlayın, nice önemli olursanız olun, en nihayetinde kazancınız koca bir “hiç” oluyor. Yıpranmışlıklarınız, tükenen hücrelerin yenilenememesi, çabuk aklaşan saç telleri, kırışan suretler, kısalan adımlar, esnedikçe göğüs kafesindeki sıkışıklıklar da cabası.Dışlanmışlık denince akla uzaklaştırılmış insanlar gelmesin. Kalabalıkların içerisindeki yalnızların ruh beyazlığındaki gezintilerini fark eder etmez tanışırsınız Gregor Samsa ile. Oradadırlar, bedendedirler ama ait oldukları yerler durmuş oldukları yer arasında gidip gelirler sürekli. Bir haklı bahanesi ya da sebebi muhakkak vardır. Hangimizin yok ki? Hem de her şarta uygun düşürdüğümüz sürüsünce haklılığımız var. Gregor da insan olduğuna göre, bu insani vasfı, bahaneyi, haklılığını ortaya koyacak şekilde davranmayı hak ediyordu.Kim bu Gregor Samsa?Ya da kim gibi?Ortama yabancılaşma, uzaklaşma çabası, kıracağı kabukları tartma becerisine dönüştükçe insan, kendi ördüğü sert kozayı aşmanın ne denli eritici, azap verici olduğu noktasında beyni ile kalbi arasına sıkışır, daralır ve anlamaya başlar.İki kere ve aynı anda yaşanacak bir hayat yok, maalesef yok, çok üzgünüz ki, yok.Bilmem kaç nesil önce türünün ilk örneği sayılan Homosapiens topluluğunun şu anki en gelişmiş beyin düğümlerine sahip olan Samsa ile özdeşleştireceğimiz biz bulabiliyorsak, kayıplarımızın zamanla çarpımından elde edilecek sonuç için eşitliğin karşı tarafında uzun süre okunabilecek rakamlar oluştuğuna şahitlik etmemiz barizdir.DNA moleküllerimize yapışan göçme kültürünün etkisi ile mi, ya da Mozart tarafından uçurulan seslerin aşırı renkliliğinden midir bilinmez, mıh gibi çakılı kalplerin dahi yerinden çıkma isteğini, son dönemde artan kalp rahatsızlıklarında birebir gözlemlemekteyiz.Bir sabah uyandığınızda, insanlığınızdan çıktığınızı ya da her zamanki, alışılagelmişliklerinizden sıyrıldığınızı duyumsadığınızda yapmak isteyeceğiniz ilk şey sizce ne olurdu? Aşırı şehvetli duygularınızın ve dürtülerinizin sürükleyicisi mi olurdunuz, alıp ta başınızı yaban ellere mi giderdiniz?Kaçınız gitmeyi düşündünüz?Korkularının riskini taşıyamayanların kâbuslarında özgürleştiğini anımsayanlar hep bilir ki, şayet bir yere aitliğinizin süresi zaman aşımına uğramak üzereyse, boğazınızdaki ilmeklerin çapına dair hesaplamalarda gönyeler yetersiz ve aciz kaldıysa, limandan kalkan meçhulün gemisine omuz atmanın vakti gelmiştir.İş o ki, durdurulmaya çalışılırken harcanan çabalar, sizi anlamaya ve karşılıklı anlaşmaya harcanabilse, mümkündür ki, gidiş biletinin tehir edilmesi ilgilenilebilir bir müddet. Nihai olarak varılacak yol değişmese de, bir kerecik de olsa, çaba harcama haklarını sadece gönlünüzü pembeleştirmeğe kullansalar ne de iyi olurdu değil mi?Ne olurdu sanki, sessizliğinizde, efendiliğinizde, kimseye karışmaz kılığınızda boza pişirmeseler, ne de güzel olurdu yalnızlığınızdan sevgi dünyaları yaratmasalar. Sizin katlanacağınızı bilmeleri ve bunu kötüye kullanmaları adına uğraşacak vakitleri nasıl da bulabiliyorlar değil mi? Zor…Kimsenin sizi, istemediğiniz şeye zorlamadığını söyleyenlerin gözlerindeki korkuyu fark ettiniz mi? Nasıl da, “Ne olursun yalnızlığınla mutlu olabileceğin bir hayatı yaşayabileceğini hatırlama” şeklinde haykırıyor ve aklınızı başınızdan sürekli uzak tutmaya çalışıyorlar.Çok mu şey istediniz?Tartışalım mı?Tartışılmıyor ki sizinle de…Ya felsefecisiniz yahut zihin bilimci. Ne olurdu sanki her şeyi bilmeseniz, öngörmeseniz ve yargılarınızın haklılığına çağırmasanız. İzdivaç programlarındaki mutantlar gibi takılsanız da eğlensek olmaz mı?Ve…Paravan açılır,Aynı yerde olması konusunda adınızdan daha emin olduklarınız çoktan iltica etmiştir.Yabancılaşmak yerine yabancı olmayı seçmiştir.Yalnız bırakanların kendileriyle kalışlarının hoşnutsuzluğu ve çaresizliği içinde…El bile sallamadan ellere karışanların bükülemeyen bileklerine duyulan diş sıkımlarını geceye taşıyan gözler kapanır ve uykuya devam…İyi uykular herkese ve ruhun şad olsun Kafka…