DOLAR %
EURO %
ALTIN %
BIST 100 %
BITCOIN %
Alternatif Hayat Yolcularına Ücretsiz Yol Rehberliği

Alternatif Hayat Yolcularına Ücretsiz Yol Rehberliği

İlerleyemeyenlerin, dönemeyenlerin, paylaşamayanların, doyamayanların dünyasından bir kez daha merhaba değerli dostlar. Bir süredir hepimize sirayet eden sessiz kalışlar sağanağı elbette bendenizin sınırları içerisine de uğramış bulundu. İzliyorum ben de sizler gibi, Görmeye çalışıyorum akıp gideni ve dahi yetişmeye çalışanları, Bir şeyler hızlıca gelip çatmak üzereyken, farkında olduğumun bütün kaygı örgüleriyle kalakalmaktayım. Sanki her şey son

İlerleyemeyenlerin, dönemeyenlerin, paylaşamayanların, doyamayanların dünyasından bir kez daha merhaba değerli dostlar.

Bir süredir hepimize sirayet eden sessiz kalışlar sağanağı elbette bendenizin sınırları içerisine de uğramış bulundu.

İzliyorum ben de sizler gibi,

Görmeye çalışıyorum akıp gideni ve dahi yetişmeye çalışanları,

Bir şeyler hızlıca gelip çatmak üzereyken, farkında olduğumun bütün kaygı örgüleriyle kalakalmaktayım.

Sanki her şey son vuruşu bekliyor.

Birileri, tanıdık birileri, tanıdık bir yerlerde, son kılıç darbesini indirecek.

Görüyoruz, anlıyoruz, izliyoruz, farkındayız ama susuyoruz.

Gerçekten de tarihin yeniden yazıldığı anlardayız. O anların kahramanlarından biriyiz. Esas oğlanları da biliyoruz. Peki, ne yapıyoruz?

Öylece durmuş bakıyoruz.

Beynimizin lobları ile harakiri yapan tilkilerin kuyruk sayısı ile dünyayı çok kez sarabiliriz.

Bahar yorgunluğu, mevsim geçişi, virütik rahatsızlıklar, maddi ve manevi eksiklikler vs. vs. vs.

Hepimiz de çok iyi biliyoruz ki, bu sayılanların hiç biri doğru değil.

Yani, gerçek sebepler bu sayılanlar değil.

Üzgünüz, buruk ve aciziz.

Haberleri izleyemiyoruz,

Gazeteleri okuyamıyoruz,

Şarkı dinleyemiyoruz öyle huşu hallerde,

Gerginiz ve kıpır kıpır halimizden de eğlence çıkaramıyoruz.

“2 dakika düşün!” sloganı nereden çıktı sanıyorsunuz?

Tahammülsüzlüklerimizin toplamlarından.

Gelinler evine girene söven, çıkana söven,

Açlık oyunlarında tavan yapan saldırganlıkların gönüllüsü ya da ünlüsü olurken dahi birbirimizle gerilim, inatlaşma, zıtlaşma, kamplaşma yaşayabilen,

Paravanın arkasındaki ile önündekinin dedikodularına dalan,

Sıralı kelimelerden oluşan uzun cümlelerin melodilere tutunup ruhumuza gıda sayan ama niçin bu kadar uzun cümlelere nağmeler dizildiğini sorgulamayan,

Bizler…

Sahi, kim ne yaptı bize?

En büyük bekleyiş vizesiz seyahat olan bir toplumdaki bu sabitlenmenin irdeleyeni olmak ister misiniz?

Ne yalan söyleyeyim, buna mecal bulan varsa beri gelsin.

Gülüyoruz, mutluyuz, hoplayıp zıplıyoruz, koşuyoruz ama sabitiz ve bundan kaçamıyoruz.

Gelecek günlerin gülecek hayaller barındırmamasına olan inanç yükseliş eğiliminde.

Saygıdan yoksun, kaygıdan mütevellit davranışların denk kümesindeyiz hepimiz.

Şehirlerimiz gözyaşıyla yıkanıyor her gün.

Komisyonlarca şiddet, şiddetli sapkınlıklar, sapmışların iyi hal indirimleri, indirimle hayalleri pos makinasından 9 taksite bölen vitrinler, vitrinlerinde alacalı güzellikler sunan vicdandan yoksunlar ve hepsinin karşısında durup kalan bizler…

Neyimize gerek düşünmek,

Neyimize gerek sorgulamak,

Neyimize gerek kaygılanmak,

Neyimize gerek gelecek düşünceleri,

Açacaksın malum televizyon kanalını, her akşam halay, türkü, misket, kolbastı…

Bu saçma sapan hali değiştirmek lazım.

Sizce nasıl?

İlk hedefimizin ne olduğunu, kısa vadede kendimizi nerede görmek istediğimizi ve hangi şartlarda yaşamak istediğimizi sorgulayarak tespit etmek lazım.

Sonra da bu yolda nasıl ilerleyebileceğimizi araştırmamız, o yolda kimlerle yürüyebileceğimizi gözden geçirmemiz lazım.

Hatırlar mısınız 90’ların anket defteri hazırlayan ve dolduran kuşağı, o anket sorularından birisi de şu olurdu hep; “10 Yıl sonra kendini nerede ve nasıl görüyorsun?”

Yukarıdaki haleti ruhiye ye sahip biri için 10 sene çok uzun ve ümit kırıcı, biliyorum.

Gelin, kısa süreyi daha da kısaltalım ve “Giden Ömürden Gidiyor Be Kardeşim” atasözünden gereken dersi çıkararak, önümüzdeki sene hangi aşamada olacağımızı düşünelim, sorgulayalım ve şayet o yerde mutlu olacağımıza, huzurlu olacağımıza inanabiliyorsak araştıralım ve adımlarımızı atmaya başlayalım.

Tay durma vakti çoktan geçti dostlar,

Şimdi özgür ve huzurlu, insana ve emeğe saygılı, geleceği berrak yarınlara dört nala koşma zamanı.

Bilmem ne sitesinden ya da bilmem ne alışveriş merkezinden gereksiz tatminler satın alacağımıza, kendimize güzel bir gelecek satın alalım.

Alternatif hayat hep mümkün,

Yeter ki, doğru yere Miraç’a çık…

Tüm yollar açık.

Hayırlı Yolculuklar…