DOLAR %
EURO %
ALTIN %
BIST 100 %
BITCOIN %
Gökyüzünde Balık Var Mı?

Gökyüzünde Balık Var Mı?

Merhaba Dostlar,Toplumumuzda, bir süredir, derin bir tartışma, beyin fırtınası ve sorgulama hali oluşmaya başladı. Ahlaki ve manevi değerlerin günden güne zedelenmesi öyle bariz halde dikkatleri celp eder oldu ki,“Bunun bir çözümü olmalı” haklı isyanı ile zihinler yoğrulmaya başlandı.“Nereye gidiyoruz?” sorusu yerine, “Nasıl dibe vurmaktan kurtulacağız?” sorgusunun idraki beyin loblarımızı sarmış durumda.Gerçekten de bir çözümü olmalı

Merhaba Dostlar,Toplumumuzda, bir süredir, derin bir tartışma, beyin fırtınası ve sorgulama hali oluşmaya başladı. Ahlaki ve manevi değerlerin günden güne zedelenmesi öyle bariz halde dikkatleri celp eder oldu ki,“Bunun bir çözümü olmalı” haklı isyanı ile zihinler yoğrulmaya başlandı.“Nereye gidiyoruz?” sorusu yerine, “Nasıl dibe vurmaktan kurtulacağız?” sorgusunun idraki beyin loblarımızı sarmış durumda.Gerçekten de bir çözümü olmalı ve çok da uzaklarda olmamalı.Sizce var mı?Kafa sallayanlar, size de merhaba.Bence yok.Gerçekle yüzleşmeye yüzümüz yok,Kendimizi gözden geçirmeye irademiz yok,Araştırıp öğrenmeye takatimiz yok,Sorgulayıp düşünmeye vaktimiz yok,Asıl kaynağa ulaşmaya hevesimiz yok,Çözümü bulma talebimiz yok,Dolayısıyla da çözüm yok.Peki,Neyimiz çok?Çokbilmişleri paylayacak lafımız çok,Duyumun duyumunun duyumunu (rivayet de diyebiliriz) paylaşacak sabrımız çok,İnanılmaza inanma derecemiz çok,Gerçeklerden kaçarak kurduğumuz düş hayatlara nefsimiz çok,Yazdığımız senaryolara bağlılığımız çok,Aklımızı başkasının çalıştırmasına yönelik hüsnüniyetimiz çok,Çok işimiz var, çok…Bir de,Vazgeçemediklerimiz var.Daha doğrusu, saplantıya dönüşen ihtiraslı bırakamayışlarımız var,Sımsıkı tuttuğumuz arzularımızın en deli tatminlerinde boğduklarımız var,Sadece “ben” kümemiz var ve kümenin içindeki elemanların kaçamayacağı çeperlerimiz var.Gözünü sevdiğimin insanoğlu ahalisi…Ademoğullarına ağzıma geleni sayma maksadında değilim.Ben neyim ki,Ne olduğumu sanmalıyım ki, böyle bir hakka sahip olacağıma inandırmalıyım kendimi ve herkesi?Yok, yok, olayın benim ile alakası yok.Konuyu fazla dallandırıp budaklandırmadan öze dair kalem oynatalım hep birlikte.Kafa sallayan ve hepsinin çözümünü kendince üretenler, sizleri unutmadım ama öncelikle dışınızda olaya bakanların önemli bir yanılgısını paylaşmak istiyorum.Neyi sorgulamıyoruz biliyor musunuz?Âlemin bilgisini kendisinde barındıran, en detaylı başvuru kaynağımıza danışmalıyız.Yaşam koçumuz aslında çok yakınımızda.Şah damarımızdan da daha yakın olanın yaşamımıza koçluk yapmasına, eğitmen olmasına izin vermeden çözüm bulamayız.“Rabb” kelimesinin anlamlarından birinin de; “Terbiyeci, Eğitici” olduğunu bilir misiniz?Terbiye edenden uzaklaştıkça (ki, yakınlaştığımızı hatta en yakında olduğumuzu düşünürken) her musibet ve her çöküntüye zemin oluşturmuş oluruz.Bilgiye ulaşmanın en kolay yolunu bulduk sanırım?Cevap olarak internet arama motorları akıllarına ilk gelen dostlarımıza damalı bayraklarımızı sallıyoruz. Bitiş çizgisini geçtiler kendileri.Dostlar,Kâinat Kitabı’na başvurmayı düşündünüz mü hiç?Evet, evet, her kötülüğün çözümü ilahi mesajlarda köküne, kökenine kadar detaylıca ifade edilmekte, uyarılar barındırmakta.Papağan gibi duyduğumuz ama anlamadığımız cümleleri ezbere söylemek, kaynağın içeriğindeki mesajları anlayabilmeyi ve çözümü bulabilmeyi sağlamaz.Bahsettiğim kitabın kapağını açmamak için diretenlerin önde gelen savları;“Bu kitap anlaşılmaz, ben anlayamam, o nedenle de okuyamam.”Bu savı çürüten cevap ise; “Merak etme, o halde bu kitaptan sorumlu tutulamazsın. Zira, içeriğinde seni neyin beklediğini anlayamayacak ve bu nedenle okumayacak kadarsa kapasiten, muafsın.”İşi yokuşa sürenlerin soruları ve sorguları ise, genelde şekilseldir. Şöyle ki;1- “Kur’an-ı Kerim’de; “her şey yazmaz, açıklama yoktur, detay yoktur, eksiklikler vardır, tek başına yetmez, yazılanları herkes anlayamaz, yazanlar anlaşılmaz, anlamsız şeyler var mı?2- “Allah, Mahşer sorgusunda (Mahkeme-i Kûbra), hangi Kitap’tan soracak? (Hadis, Fıkıh, Siyer, Risale, Mektubat, Menakıb, Kêlam, Dua ve Zikir, Benim Namaz Hocam, Hiç biri?)3- “Kur’an-ı Kerim “ölülere mi”, “dirilere mi” okunur?4- “Kur’an-ı Kerim de “namaz” “rûku” “secde” “kıyam” “kıraat” “oturuş” “dua” “vakit” yazar mı? Anlatılmaz mı? Detayları yazmaz mı?5- “Kur’an’da Namazın şekli yok” mu?6- “Kur’an-ı Kerim’de, “namaz’ı nelerin bozduğu yazmaz” mı?7- “Kur’an-ı Kerim, “namaz’da ne okuyacağımızı açıklamıyor” mu?8- “Namaz” Kimin İçin Kılınır? “Namaz Da Kim Anılmalıdır?” A) Allah Ve Muhammed, B) Allah, Muhammed, İbrahim Vs. C) Allah, Muhammed, İbrahim, Ashab, Ali, Ömer, Osman, Ebubekir, Muaviye, Abdulkadir Geylani, İmam-I Rabbani, Gavs, Pir, Sultan, Dede, Şeyh, Şıh, Efendi Hazretleri, Üstad… D) Sadece “Allah”9- “Kur’an-ı Kerim’de “ne zaman namaz kılınmayacağı” ve “hangi koşulda namaz kılınamayacağı” yazmıyor mu?10- “Kadınlar, Hayızlı halde oruç tutabilir ve ibadet edebilir mi?11- “Kur’an’da mezheplere bölünmek emrediliyor mu?Bu soruları ya da önermeleri uzatmak hiç zor değil bazılarımız için.Bu kadar sorgulama içerik için de yapılmış olsaydı, inanın, yazının başlarında sözünü ettiğimiz istenmeyen durumlarla karşı karşıya kalmaz, umutlarımızı tüketmez, her şeyi de her şeyi yaratan varlığa çözüm için havale edilmezdi.Hani, nelere nelerimizin “yok” olduğunu saymıştık ya, onları hatırladınız mı?Her şeyin en başında, şu yargıyı kırmamız gerekiyor.Papağan olup muafiyet mi bekleyeceğiz olan bitene karşı,Yoksa, ne ile muhatap olduğumuzu anlayarak labirentteki çıkış tabelalarını mı izleyeceğiz.Çok zor cümle olmadı değil mi?Rivayetlerden, evliyaların metinlerine kadar öz dilinden ezber tekrarı yapmak yerine kelime, kelime tahlil eden Cemaat-i Müslimin, konu her şeyin temel kaynağını özünde apaçık barındıran ve dahi barındırdığını birkaç kerelerce şahitlikle açıklayana karşı nankörce soğukluk göstermekte.Bir de,Ucundan kıyısından deryayı anlamaya çalışanlar var.Ve onların da önemli saydıkları bir savları var;“Ben aradığımı Kur’an’da bulamadım” cümlesini alelacele iteleyenler şunu bilmelidirler ki, gökyüzüne bakıp ta balık aramasınlar. Bulamadıklarında da gökleri gereksiz ve geçersiz saymasınlar.“Her şeyi apaçık örneklerle anlattık ki, ibret(ders) alasınız” diyecek kadar kendini savunan ve seni çağırana karşı bu nankörlük anca kişinin kendisini kandırmak olur ki, “kendi kendilerine kaldıklarında kendi şeytanlarının vesveselerine uyarlar” öngörüsünün haklılığını devreye sokmuş olurlar.Ne acı…Peki,Bu savların, soruların cevapları var mı?Var.Çözüm gerçekten var mı?Var.Peyniri yemek için peynir kapağını açıyorsanız,Kapağını açmalısınız.Cep telefonuyla sizi arayanın ne dediğini, onu dinlemeden anlayabilir misiniz?Ya da, birileri gelse ve size dese ki, “Şunu diyor, bunu diyor, boşuna açıp dinleme sen ne dediğini anlayamazsın, derin görüşmeciler var, onlar senin adına anlar. Sen sadece say bakalım kaç kere çağrı atıyor, attığı çağrı kadar çok sevecek seni.” Saçma bulmaz mısınız?Tüm o bahane ürettiren savların yanıtları için bir süre bekleteceğim sizleri ve erdemli insanlar topluluğunun değerlerine bağlı kalışında önemli olanın vicdan sorgulaması olduğunu söyleyerek son cümlelere bağlayacağım konuyu.İster inan, ister inanma.İnanmıyorsan vicdanına sor,İnanıyorsan da inancını yaratana sor,Kendin sor,Kendin gör,Kendin öğren.Sen öğrenirsen, bir başka kişiye de ilham kaynağı olacağını unutma.Manen çöküntülerin birey, birey onarılarak toplumu huzura kavuşturacağı aklının bir kenarında ataçlansın.Rabb’im tüm gerçeklerini sizlerde açığa çıkarsın.Hadi, o kapak açılsın ve içinden aydınlıklar çıksın.Merak etmeyin,Aklınız da, algınız da, fikriniz de, imanınız da buna müsait.Kendinizi küçümseme hakkını size kim vermiş sizi “Eşref-i Mahluk” sayanın karşısında?Kapağı kaldırıp ilk kelimeye baktığınızda ne göreceksiniz biliyor musunuz?“Oku”…