DOLAR %
EURO %
ALTIN %
BIST 100 %
BITCOIN %
İnsanlık Davası

İnsanlık Davası

Ne de kolaydır hakikaten; Ölümü cümle içinde kullanmak, Başsağlığı ve sabır dileklerini ögelere dizmek, Işık hızıyla Fatiha okumak, Sonrasında da unutmak, unutturmak ve unutulmak… Hoş olmayan zamanları tüketiyoruz gayretle değil mi? Kendimden yola çıkarak çarpıştırdığım sağ ve sol loblardan çakan şimşeklerin aydınlattığı beyinlerimizi, âlemi ve içindekileri, oluşları ve olan bitenleri denetleme mücadelemize ara vermek zorunluluğu

Ne de kolaydır hakikaten;

Ölümü cümle içinde kullanmak,

Başsağlığı ve sabır dileklerini ögelere dizmek,

Işık hızıyla Fatiha okumak,

Sonrasında da unutmak, unutturmak ve unutulmak…

Hoş olmayan zamanları tüketiyoruz gayretle değil mi?

Kendimden yola çıkarak çarpıştırdığım sağ ve sol loblardan çakan şimşeklerin aydınlattığı beyinlerimizi, âlemi ve içindekileri, oluşları ve olan bitenleri denetleme mücadelemize ara vermek zorunluluğu hâsıl olmuştur.

Gayretinde olduğumuz zaman tüketişimiz, olanı yaşama, derin duygulanma ve yoğun acılanma süreçlerine bizleri sürüklüyor ne yazık ki…

İnsan, hazırladığı güzel yemekleri, yeme iştahının olmayışı nedeniyle soğutmaya koymuşçasına baka kalma, donma, durma, susma eylemlerini icra edebiliyor sadece.

Bir süredir yazı dizisi haline getirdiğim, kalabalık aile sınıfımın şubelerinden “C Şubesi” ve takip eden şubelerin paylaşımına ara verme gereği doğmuştur.

Çok derin anlamlar yüklü aile hikâyeleri yazılıyor son birkaç haftadır.

Hem de şimdiki zamanlarda.

Ve böyle bir durum karşısında kim, neylesin kahramanları ailem olan akıl yürütümlerini ve bilinç irdelemelerini.

Siz değerli okurlarımın yüksek anlayışlarına ve engin gönüllerine sığınıyorum.

Ben de yazacak mecal, sizlerde okuyacak zihin açıklığının hakim olduğu berrak günlere tez vakitte kavuşmayı ümit ediyorum.

An itibariyle hayatını kaybeden ve şehit olan yurttaşlarımıza Yüce Yaradan’dan rahmet, cümlemize de başsağlığı ve sabır temenni ediyorum.

“Hava, kurşun gibi ağır.”

Görülecek güzel günleri beraber uyandırabileceğimiz gerçeğini asla unutmamız gerekiyor.

Bu topraklar ve bu topraklarda barınanlar, bu topraklardan beslenenler “Elif” olmanın ruhaniyetini çözme vaktinin geldiğini düşünmelidirler.

Alelade bir harf olmayan “Elif” in birlik çağrısına tez koşmamız kaçınılmazdır.

Ağızlarından ölümü düşürmeyenler, yüreklerinde ölümü düşünmeyenler ve ruhlara uçurulan Fatiha’ları dillerinin dönmesine izin vermeyenler gayretlerini sonlandırsınlar.

Büyük Ozan Aşık Veysel’in “Birlik Destanı” ile hepinizi selamlıyorum.

Allah birdir Peygamber Hak

Rabbül alemindir mutlak

Senlik benlik nedir bırak

Söyleyin geldi sırası

 

Kürdü, Türkü ne Çerkezi

Hep Adem'in oğlu kızı

Beraberce şehit gazi

Yanlış var mı ve neresi

 

Kuran'a bak İncil'e bak

Dört kitabın dördü de Hak

Hakir görüp ırk ayırmak

Hakikatte yüz karası

 

Yezit nedir ne kızılbaş?

Değil miyiz hep bir kardaş

Bizi yakar bizim ataş

Söndürmektir tek çaresi

 

Kişi ne çeker dilinden

Hem belinden hem elinden

Hayır ve şer emelinden

Hakikat bunun burası

 

Şu alemi yaratan bir

Odur külli şeye kadir

Alevi sünnilik nedir

Menfaattir varvarası

 

Cümle canlı bu topraktan

Var olmuştur emir Haktan

Rahmet dile sen Allah'tan

Tükenmez rahmet deryası

 

Veysel sapma sağa sola

Sen Allah'tan birlik dile

İkilikten gelir bela

Dava insanlık davası.

 

İşte bu “insanlık davası” dediği noktayı detaylandırıyoruz uzun süredir beraber.

Ve elbette devam edeceğiz.

İnsanlık bitmedikçe…

 

Allah’a emanetsiniz.