
İnsanlık Davası
Ne de kolaydır hakikaten; Ölümü cümle içinde kullanmak, Başsağlığı ve sabır dileklerini ögelere dizmek, Işık hızıyla Fatiha okumak, Sonrasında da unutmak, unutturmak ve unutulmak… Hoş olmayan zamanları tüketiyoruz gayretle değil mi? Kendimden yola çıkarak çarpıştırdığım sağ ve sol loblardan çakan şimşeklerin aydınlattığı beyinlerimizi, âlemi ve içindekileri, oluşları ve olan bitenleri denetleme mücadelemize ara vermek zorunluluğuNe de kolaydır hakikaten;
Ölümü cümle içinde kullanmak,
Başsağlığı ve sabır dileklerini ögelere dizmek,
Işık hızıyla Fatiha okumak,
Sonrasında da unutmak, unutturmak ve unutulmak…
Hoş olmayan zamanları tüketiyoruz gayretle değil mi?
Kendimden yola çıkarak çarpıştırdığım sağ ve sol loblardan çakan şimşeklerin aydınlattığı beyinlerimizi, âlemi ve içindekileri, oluşları ve olan bitenleri denetleme mücadelemize ara vermek zorunluluğu hâsıl olmuştur.
Gayretinde olduğumuz zaman tüketişimiz, olanı yaşama, derin duygulanma ve yoğun acılanma süreçlerine bizleri sürüklüyor ne yazık ki…
İnsan, hazırladığı güzel yemekleri, yeme iştahının olmayışı nedeniyle soğutmaya koymuşçasına baka kalma, donma, durma, susma eylemlerini icra edebiliyor sadece.
Bir süredir yazı dizisi haline getirdiğim, kalabalık aile sınıfımın şubelerinden “C Şubesi” ve takip eden şubelerin paylaşımına ara verme gereği doğmuştur.
Çok derin anlamlar yüklü aile hikâyeleri yazılıyor son birkaç haftadır.
Hem de şimdiki zamanlarda.
Ve böyle bir durum karşısında kim, neylesin kahramanları ailem olan akıl yürütümlerini ve bilinç irdelemelerini.
Siz değerli okurlarımın yüksek anlayışlarına ve engin gönüllerine sığınıyorum.
Ben de yazacak mecal, sizlerde okuyacak zihin açıklığının hakim olduğu berrak günlere tez vakitte kavuşmayı ümit ediyorum.
An itibariyle hayatını kaybeden ve şehit olan yurttaşlarımıza Yüce Yaradan’dan rahmet, cümlemize de başsağlığı ve sabır temenni ediyorum.
“Hava, kurşun gibi ağır.”
Görülecek güzel günleri beraber uyandırabileceğimiz gerçeğini asla unutmamız gerekiyor.
Bu topraklar ve bu topraklarda barınanlar, bu topraklardan beslenenler “Elif” olmanın ruhaniyetini çözme vaktinin geldiğini düşünmelidirler.
Alelade bir harf olmayan “Elif” in birlik çağrısına tez koşmamız kaçınılmazdır.
Ağızlarından ölümü düşürmeyenler, yüreklerinde ölümü düşünmeyenler ve ruhlara uçurulan Fatiha’ları dillerinin dönmesine izin vermeyenler gayretlerini sonlandırsınlar.
Büyük Ozan Aşık Veysel’in “Birlik Destanı” ile hepinizi selamlıyorum.
Allah birdir Peygamber Hak
Rabbül alemindir mutlak
Senlik benlik nedir bırak
Söyleyin geldi sırası
Kürdü, Türkü ne Çerkezi
Hep Adem'in oğlu kızı
Beraberce şehit gazi
Yanlış var mı ve neresi
Kuran'a bak İncil'e bak
Dört kitabın dördü de Hak
Hakir görüp ırk ayırmak
Hakikatte yüz karası
Yezit nedir ne kızılbaş?
Değil miyiz hep bir kardaş
Bizi yakar bizim ataş
Söndürmektir tek çaresi
Kişi ne çeker dilinden
Hem belinden hem elinden
Hayır ve şer emelinden
Hakikat bunun burası
Şu alemi yaratan bir
Odur külli şeye kadir
Alevi sünnilik nedir
Menfaattir varvarası
Cümle canlı bu topraktan
Var olmuştur emir Haktan
Rahmet dile sen Allah'tan
Tükenmez rahmet deryası
Veysel sapma sağa sola
Sen Allah'tan birlik dile
İkilikten gelir bela
Dava insanlık davası.
İşte bu “insanlık davası” dediği noktayı detaylandırıyoruz uzun süredir beraber.
Ve elbette devam edeceğiz.
İnsanlık bitmedikçe…
Allah’a emanetsiniz.
Benzer Haberler






En Çok Okunan Haberler









