DOLAR %
EURO %
ALTIN %
BIST 100 %
BITCOIN %
SOLMAYAN ÇİÇEKLERİMİZ…..

SOLMAYAN ÇİÇEKLERİMİZ…..

Sevgili okurlarım;  Her yıl 14 şubat sevgililer günü olarak dünya’nın bir çok ülkesinde kutlanılan ve 1990 yıllardan itibaren ülkemizde de kutlanılan, bu hibrit (melez) kültür  nereden geliyor? bu konu hakkında sizleri bilgilendirmek istiyorum. Roma katolik kilisesin’in inanışına dayanan sevgililer günü Aziz Valentin günü diye anılır. Lupercalia bayramı adı altında Roma’lı gençler birbirlerinin partnerleri olmaları için

Sevgili okurlarım;  Her yıl 14 şubat sevgililer günü olarak dünya’nın bir çok ülkesinde kutlanılan ve 1990 yıllardan itibaren ülkemizde de kutlanılan, bu hibrit (melez) kültür  nereden geliyor? bu konu hakkında sizleri bilgilendirmek istiyorum.

Roma katolik kilisesin’in inanışına dayanan sevgililer günü Aziz Valentin günü diye anılır. Lupercalia bayramı adı altında Roma’lı gençler birbirlerinin partnerleri olmaları için isimlerini kağıtlara yazıp, kavanozlara koyarak çekiliş yapılıyordu. Çekilişte kim kime çıktıysa, bu seremoni süresince birlikte dans ediyorlar eğleniyorlar ve daha sonrasında evleniyorlardı.

Bir türlü flört yapıyorlardı.Dönemin katı kurallı ve diktatörü olan Roma imparatoru 2.Gadius askere gidecek genç bulamayınca Roma’daki tüm nişan ve evlilikleri kaldırdı. Bunu üzerine Roma’da yaşayan Aziz Valentine isimli Papaz kendisi gibi Papaz olan Aziz Mariu ile birlikte bu yasağa rağmen gençleri gizli olarak evlendirmeye devam ettiler. Bunu bir müddet sonra duyan imparator. Azizi Valentiya’yı öldürdü. Bu gelenek o günden bu güne kutlanılmaya devam etmektedir.

Sevgili okurlarım Global dediğimiz dünya da bizler Türk milleti olarak Avrupa’nın veya diğer ülkelerin bizimle bağdaşmayan gelenek ve göreneklerini almaya başlamış ve onunla entegre olmaya başlamışızdır. Okurlarımın içerisinde bir çoğunuz kardeşim ne kadar dar düşünüyorsun diyebilir veya beni eleştirebilirsiniz de ben sevgiye veya mutluluğa karşı bir görüş sergilemiyorum. Sadece sizlere aksettirmeye çalıştığım kendimiz gibi neden olamıyoruz. Bir başkalarının Kültürünü yaşamak bizimle ne alakası var diyorum… Sevgi veya sevgili anlamı gerçekten çok kutsal bir terim, bizlerin en büyük sevgilisi kim diye soracak olursam ne dersiniz? kimine göre, Annem der. kimine göre eşim der, kimine göre sevgilim der tabi ki, çok farklı cevaplarda alabiliriz  Türk Halk edebiyatının ünlü halk şairi olan Yunus EMRE’ye göre de Allah sevgisi ön plana çıkmıştır. Şu dizelerde ne güzel anlatıyor,

ŞOL CENNETİN IRMAKLARI

AKAR ALLAH DEYU DEYU

ÇIKMIŞ İSLAM BÜLBÜLLERİ

ÖTER ALLAH DEYU DEY

13 .Yüzyılda yaşamış olan Şairimiz bura da Allah sevgisinden bahsetmektedir. İnsanlara göre sevgi farklı farklıdır. Günümüzde köpeğini sevgili olarak gören bazı uçukların olduğuna da zaman zaman şahit olabiliyoruz. Bana soracak olursan bende Anam derim. Benim en büyük sevgilimdir. Sebebi ise ben onun en büyük parçasıyım hayatta en büyük varlığım diyebilirim.

Bu sevgi kişiden kişiye değişmekte sevgili okurlarım, Sevgiller günü yine batı zihniyetinin ülkemize bir şekilde virüs gibi bulaştırdığı bir hastalıktır. Sevgi soyut bir kavramdır.Anca onu içgüdüsel olarak yaşarız. Batı emperyalizmin empoze ederek yaygınlaştırmaya çalıştığı bu kutlama bizlerde ne hikmetse özümsenmiş bir hal almaktadır. Haftalar öncesi gerek yazılı veya görsel basında sevgililer günü için organizasyon reklamları, ürün reklamları boy boy sergilenmekte.

Ticari anlamda bakarsanız bir hareketlilik katıyor. Ancak halen asgari ücrete mahkum olan bu millet velev ki, bu günü kutlasın. Karnını doyuracak ekmek bulamazken sevgilisi dediği Annesi, eşi ve bir başkasına hangi parayla ne hediye alacak. Tuzu kuru olanlar tabi ki, sevgilisine kur yapmak için paha biçilmez hediyeler veya eğlenceler sergileyerek rezaletlik yapacaklar. Bu çifte standartlık neden? Birileri sürünürken, birileri ağzından burnundan gelinceye kadar zevk ve sefa içerisinde yaşıyorsa, bunun hesabını kim ve kimler verecek…Zina’nın suç olmadığı bir ülkede bu rezaletlikler daha ne kadar devam edecek?

Değerli okurlar ben sevgiye karşı değilim.Sevgi tabiki çok kutsal bir yapı ancak bunu vatandaşı dejenere edecek şekilde lanse etmek Türk ve İslam Kültürüyle örtüşmemektedir. Bu gün hangi ecnebi ülke bizim kültürümüzü yaşıyor veya yaşatıyor. Biz  hepimiz mazallah  Avrupa’lı olmak için kendi örf ve adetlerimizi bile unutmuş vaziyetteyiz…kültür erezyonuna uğramış bu millet bir an önce kendisine yakışan neyse ona göre hareket etmelidir. Bu gün seni çok seviyorum diye evlenen çiftleri bir araştırın yüzde kaçı mutlu, ülkemizde her 10 çiften 5 veya daha fazlası anlaşamadık boşanıyoruz edalarıyla topluma ne kadar zarar verdiklerini biliyormusunuz? Bu evlilikten dünyaya gelen çocukların anne ve baba sevgisinden ne kadar uzak yaşadıkları ve yarın topluma zararlı kişiler olarak yetişmeceğinin garantisini kim verebilir.

Onlarca kadınlarımızın eşleri veya canım sevgilim dedikleri eşlerini gözleri döndüğü zaman hunharca öldürüldüğünü hepimiz bilmiyormuyuz?

Daha 3 mart 2009 yılında Münevver KARABULUT isimli lise öğrencisi kızımızın sevgilisi tarafından hunharca öldürüldüğünü ne çabuk unuttuk… Bunun gibi olaylar hala devam etmiyor mu? Biz biz olamazsak asla ve asla bu cinayetlerin önüne geçemeyiz önce sevgiyi iyi öğrenmeliyiz. Sevgiyi sokakta öğrenenler, cafe de, barda ,pavyonda ve disko da öğren toplum aynı bulduğu nokta da sevgisini kaybeder. Sevgiler menfaate dayalı olmamalıdır. Bir güzel tebessüm bile en pahalı mücevharattan veya pırlantadan daha değerli olmalıdır..Kadınlarımızı veya sevgililerimizi değersizleştirmeden onlara toplum olarak pozitif ayrımcılık yapmalıyız.

Ayrıca gerek ülke yönetimde gerekse de yerel yönetimler de kadınlarımızın önünü açarak onları en iyi şekilde taçlandırmalıyız…Bugün hepimizin Annesi olan kadınlarımızın Allah katında da büyük değeri olduklarını unutmamak gerek “CENNET ANALAR’IN AYAĞININ ALTINDADIR” diyerek kadınlarımıza değer veren İslam ve Türk gelenek ve göreneklerine sahip çıkarsak, yılda bir kutlanılan bu güne gerek kalmaz bile.

Çünkü Sevgililerimiz veya sevgimiz 365 gün ve ömür boyu devam etmelidir. Bir Çiçek veya janjanlı bir hediye paketiyle kadınlarımız veya sevgililerimize yaklaşmak değil. Yüreğimizi ortaya koyarak onlara hak ettikleri değeri vermeye çalışalım…İşte o zaman biz biz olduğumuzu kavramış oluruz. Bütün kadınlarımız zaten her biri bir çiçektir…Ben Ez cümle şunu hatırlatmak istiyorum Çiçekler kadar saf ve temiz olan kadınlarımızı ve sevgililerimizi bir ömür boyu huzur ve mutluluk içerisinde ki, birlikteliğinin devam etmesi adına sevgiyle  kalın diyorum….