DOLAR %
EURO %
ALTIN %
BIST 100 %
BITCOIN %
Sömürülen Kadınlarımız

Sömürülen Kadınlarımız

Gerçi Kadınlardan sorumlu Bakan Fatma ŞAHİN bu konuyla alakalı sığınma evleri gibi projeleri gerçekleştirse dahi bu gerici tutuma bir türlü son verilmemektedir. Kadının islami yönden önemi çok büyüktür.“CENNET ANALARIN AYAĞININ ALTINDADIR” şeklinde düşünen islam kadınına ne kadar değer verdiğini ortaya koymaktadır. Cahiliye döneminde kız çocuklarını utanç gibi görüp ve onları diri diri toprağa gömen o zihniyetler

Gerçi Kadınlardan sorumlu Bakan Fatma ŞAHİN bu konuyla alakalı sığınma evleri gibi projeleri gerçekleştirse dahi bu gerici tutuma bir türlü son verilmemektedir. Kadının islami yönden önemi çok büyüktür.“CENNET ANALARIN AYAĞININ ALTINDADIR” şeklinde düşünen islam kadınına ne kadar değer verdiğini ortaya koymaktadır. Cahiliye döneminde kız çocuklarını utanç gibi görüp ve onları diri diri toprağa gömen o zihniyetler islamiyet’in kabulünden sonra kadına her türlü hakkı tanımıştır.

Cahiliye dönemine tekrar geri dönüş mü yapıyoruz? Her gün Haberlerde kadınların boğazlandığı veya kesici alet vb. materyallerle cinayetlerin gerçekleştirildiği aşinadır. Bu psikolojisi ve dengesi bozulmaya yüz tutan ülkemizde halen kaç kadın eşinden şiddet görüyor veya işkence ediliyor. Hiç bu konu hakkında araştırmalar yapılıyor mu? Asla nedeni ise olay gerçekleştikten sonra herkes haberdar oluyor. Ah vah diyoruz ama nafile yok efendim eşine evden uzaklaştırma gibi traji komik basit cezalar bunlar acaba kadını ne kadar koruyabilir? Bu kadın hiç sokağa, çarşıya pazara çıkmayacak mı? Bunun arkasına  ilaki polis mi koymak gerek buda çözüm değil. Değerli okurlarım ülkemizdeki kadınlarımız genel anlamda çalışkan ve beceriklidirler. Nüfus olarak ta ülkenin %52’sini kadınlar oluşturmaktadır. Türk toplumunda kadının değeri ve önemini saymakla bitiremeyiz. Ülkemizin kuruluşunda Cepheye cephane taşıyan analarımız (Kadın), Nene hatunlarımızı inkar edebilir miyiz? Hatta çeşitli meslek grupları Doktor, Öğretmen, Subay, Polis,  Bilim adamı ve Siyasetçi gibi ülkemizin çeşitli önemli yerlerinde yön veren ve yönlendiren kadınlarımız bulunmaktadır. Toplumun bu kadar duyarsızlaşması ve kadına sokak ortasında ,evinde şiddet uygulanırken otokontrol denilen sistemdeki yerimizi aldık mı? Hayır aile içi şiddetin ve kadına yönelik şiddetlerin başında ekonomik ve dejenere olmuş toplum baskısından olaylar zühur etmektedir.

Ailelerin geçim sıkıntısı sosyo ekonomik sebepler yüzündendir. Gerek ahlak kavramı gerekse aile düzeni bozulmaya yüz tutmaktadır. Özellikle metropol şehirlere Anadolu’nun kırsal kesimlerinden göç ederek gelen ve sanayi şehirlerinde gecekondu ve buna benzer varoş dediğimiz bölgede bu olaylara daha sık rastlamaktayız. Evini geçindirmek için kapı kapı iş arayan erkek asgari ücret ile ne kadar idare eder onuda sizler takdir ediniz. Evine bir komşusu veya ziyaretçisi gelse izzet-i ikramda bulunamayan  çocuğunu okutmak için seferber olan aile bunun yanında alacağı asgari ücretin en az dörtte birini oturulmaz halde olduğu barınmaya çalıştığı eve kira verirse çalışan bu ailelerin psikolojisi acaba ne kadar sağlıklı olur. Genelde bu şekilde yaşayıp, manevi duygulara sarılarak çizgisinden çıkmayan çok insanlarımız var. Mamafi bunun yanında hayatın zorluklarıyla mücadele edemeyen daha doğrusu tekrar memleketine geri dönmenin onun gururunu zedeleyeceğini gören dar düşünceli aileler gayri meşru yollara ister istemez bulaştırılmak ta veya bulaşmakta bunun sonucu da malum bazen cinayetler, intiharlar ve cezaevlerinde son bulmaktadır. Bu şiddetlerin bazıları da aşiret hegemonyası altında yaşayan insanları ailenin baskısı ve zulmünden kaçarak evini terk etmesi veya ailenin istemediği biriye evlenmek vaadiyle kaçması bunun sonucunda da töre cinayetleri olarak karşımıza çıkmaktadır.

İşin özü budur. Gerek mevcut hükümetin bu konulara derhal el atması, gerek sosyal devlet ilkesini uygulayarak ekonomik yönden bu garabetin içine bulaşmış veya bulaşmaya giden aile yapısını rehabilite etmeli kadınlara yönelik kendilerini idame edecekleri yaşam alanları oluşturulmalı aile içerisinde ruhsal bunalımda olan kişilerin tespiti yapılarak zorlada olsa tedavi yollarına gitmeli ceza-i müeyyide uygulanmalı bu konuda kesinlikle taviz verilmemeli kadın eşinden şiddet görmüş mıntıka karakoluna gitmiş ise orada bulunan görevliler hadi barışın olur aile içerisinde böyle şeyler diyerek aracı olmamalıdırlar. Bu kadının eşine cesaret verir ve ben ne yaparsam yapayım yanıma kar kalır şeklinde cesarete kapılabilir. Kadına yönelik hapis cezalarını tekrar gözden geçirilerek en az 10 yıldan başlayan yüklü cezalar verilmeli ve uygulanmalıdır ki, bu göz dağının caydırıcı olacağı kanısındayım.Değerli okurlarım hep erkekler hakkında eleştiri yaptık gerçi kadınlarında hepsi sütten çıkmış ak kaşık mı? Tabi ki değil, değerli okurlarım Kadın olsun erkek olsun eğer birlikte bir yuva kurma kararı verecekse herşeyden önce birbirlerini iyi tanımalı , asla yalan dolan düşüncelere kapılmadan açık olmalıdır. Evlilikler fedakarlık ve saygı ister. Ülkemiz geneline baktığımız zaman son zamanlarda boşanma davalarına mahkemeler bile yetişemiyor.Bu toplum nereye gidiyor. Son bulan yuvalar ve bu evlilikten doğup ta ortada kalan zavallı çocuklar bu görüntüler ne kadar mantıklı ayrıca evlenip boşanan kadınlarımıza dul gözüyle bakan garip toplum bu gidişat nereye kadar O çocukların günahı ne? Sırf anlaşamadım diye kapıyı çekip gitmeler sonu olmayan pişmanlığa davetiye çıkarır. Evlenmeden önce lütfen birbirinizi iyi tanıyın ve ona göre karar verin ki; ağlayan keşmekeş olan toplum değil,sağlıklı ve mutlu toplum oluşturmaya doğru gidelim…sevgiyle kalınız