DOLAR %
EURO %
ALTIN %
BIST 100 %
BITCOIN %
Soykırım mağduru Herero ve Namaların torunlarından Almanya’ya tazminat davası

Soykırım mağduru Herero ve Namaların torunlarından Almanya’ya tazminat davası

20. yüzyılın başlarında Alman sömürgesi altındayken soykırıma uğrayan Herero ve Namaların torunları Almanya’ya tazminat davası açtı. Almanya, 1915 Ermeni olaylarını Türklerin işlediği bir soykırım olarak kabul ettikten bir ay sonra Herero ve Nama halklarının da soykırıma tabi tutulduğunu kabul etmişti. Ancak Almanya tazminat ödemeyi kabul etmiyor.

Almanya’nın soykırımına maruz kalan Herero ve Nama halkının torunları ABD’de Alman hükümetine karşı dava açtı. Bugünkü Namibya topraklarında yer alan ve soykırım yıllarında Almanya’nın sömürgesi olan Namibya’nın bu iki halkı dedelerinin uğradığı soykırımı affetmiyor.Herero ve Namalar, Almanya’nın 1904 ila 1907 yıllarında 65 bin Herero ile 10 bin Nama’nın hayatına mal olan katliamların soykırım olduğunu kabul edip özür dilemesini yeterli bulmuyor. Geniş katılımlı bir dava ile ABD mahkemesine çıkan Herero ve Namalar, Almanya’yı maddi tazminat ödemeye mahkum etmek istiyor.Buna ilaveten Herero ve Namalar, Alman ve Namibya hükümetlerinin tazminat müzakereleri için masaya oturmalarını ve bu müzakerelerde her iki halkın temsilcilerinin hazır bulunmasını istiyor.

MÜZAKERELERE BİZZAT KATILMAK İSİYORLAR

Birleşmiş Milletler’in (BM) İnsan Hakları Beyannamesi’ne göre yerli halkların kendilerini ilgilendiren önemli kararlarda kendi belirledikleri temsilcilerin katılımını öngörüyor. Beyannamenin bu kuralı uyarınca müzakerelerde temsilcileriyle bulunmak ve kararı devlet menfaatlerine bırakmak istemeyen iki halk, tazminat ödememek için doğrudan müzakerelere yanaşmayan Almanya üzerinde bu şekilde baskı kurmayı amaçlıyor.Almanya Hükümeti bugüne kadar Namibya Hükümeti ile ‘olan biteni telafi etme’ amacıyla beş müzakere gerçekleştirdi ancak her defasında fertlere maddi tazminat ödemeyi reddetti. Bunun yerine verdiği söz ise soykırımı anmaya yönelik projeleri finanse eden bir ‘Gelecek Vakfı’ kurmak oldu.

ALMANYA SOYKIRIM SUÇU 1948’DEN ÖNCE OLMADIĞI İÇİN TAZMİNAT ÖDEMEK İSTEMİYOR

Müzakerelerde Almanya’yı temsil eden isim CDU’lu politikacı Ruprecht Polenz. Polenz’e göre açılan dava Almanya için şaşırtıcı değil. Politikacı, geçmişte de bunun gibi davaların olduğunu ve hepsinin başarısızlıkla sonuçlandığını anlattı. Sebebi ise soykırımın gerçekleştiği yıllarda bu fiili uluslararası bağlamda mahkum eden bir anlaşmanın olmaması. Soykırımın tanımı 1948 yılında devletlerarası hukuka girdi ve bağlayıcılık kazandı.Ancak Polenz’in de kabul ettiği gibi bu Herero ve Namalara reva görülen katliamların soykırım olmadığı anlamına gelmiyor. Bununla birlikte BM’nin 2007 yılında yerli halklara verdiği yeni hak sayesinde Herero ve Namalar müzakerelere dahil olabilir.

SOYKIRIMDA HEREROLARIN YÜZDE 80’İ, NAMALARIN YARISI KATLEDİLDİ

Herero ve Namaların İddianamesinde şu bilgiler yer alıyor: Almanya 1885 ila 1903 yılları arasında Herero ve Namalara ait toprakların dörtte birine el koydu. Alman yerleşimciler bu esnada kadın ve kızlara tecavüz etti ve halkı zorla kendi işlerinde köle olarak çalıştırdı. Bunun üzerine her iki halk isyan edince Alman general Lothar von Trothanın emriyle sayıları yüzbine yaklaşan Herero ve Nama öldürüldü. Soykırımda Herero halkının yüzde 80’i, Nama halkının ise yüzde 50’si yok edildi.

HERERO VE NAMA SOYKIRIMINI ‘ERMENİ SOYKIRIMI’ KARARINDAN HEMEN SONRA VERDİLER

Almanya’nın Herero ve Nama halklarına reva görülen zulmü soykırım olarak kabul etmesi ise oldukça yeni bir hadise. Geçtiğimiz haziran ayında Türkiye ile ilişkilerin büyük yara alması pahasına Ermenilere soykırım uygulandığını resmi olarak kabul eden Almanya, bu kararından bir ay sonra temmuz ayında da Herero ve Namalara soykırım uygulandığını resmen kabul etti ve özür diledi. Böylelikle 20.yüzyılın ilk soykırımını da Almanların işlediği tescillenmiş oldu. 2. Dünya Savaşı’nda milyonlarca Yahudi’nin Nazilerce soykırıma tabi tutulmasından dolayı itibarını tazelemekte zorlanan Almanya’nın 20. yüzyılın ilk soykırımını da Türklerin işlediği yönündeki tezi sık sık dile getirdiği biliniyor.