SU UYUR DÜSMAN UYUMAZ

Değerli okurlarım, ilkeli haber ailesinde siz saygı değer takipçilerimize güncel konular ve siyasi içerikli makaleler yazarak hem sizlerin yorumlarınızı almak hem de gündem oluşturmak adına keyifli vakit geçireceğime inanarak hepinizi saygı ve hürmetlerimle selamlıyorum.

Merhaba diyerek başladığımız konu SURİYE OLSUN DİYORUM…

Birçok gazete okuyorsunuz, tv’lerde haberleri izliyorsunuz içler acısı değilmi? Hiç empati yaptık mı? ve yaptınız mı? Biz bu vahşetin içerisinde kalsak ne yaparız diye… Haksızlık etmeyelim çoğunluk bu olaya üzüntü duyarak bakmıştır.

Sevgili okurlarım yaklaşık 900km’lik sınır şeridi ile komşumuz olan SURİYE hakkında sizlere kısa bilgiler vermek istiyorum. Suriye Dünya nüfus sıralamasında 54.sırada olan, dünya nüfusunun %0.33 lük dilimini kapsayan, 21 milyon nüfusa sahip. Bunların %77-83 Arap, %7-8 Kürt, %2 Ermeni, %1 Çerkez, Filistinli ve Iraklı mültecilerden oluşan ırklara mensup, Nüfusun %74’ü sunni, %12’si Nusayri, %10’u Hristiyan ve %3’ü Durzi Dini gruplarına ait olup, az sayıda da olsa Şii islami hizipler (İsmaili, Caferi) ile çok az sayıda da Yahudi ve yezidi bulunmaktadır. 

SURIYE tarım ve hayvancılık ülkesidir. Ayrıca yeraltı kaynağı bakımından petrol ve fosfat madenlerii bulunmaktadır. Ülkede 1963 yılından günümüze kadar Baas partisi iktidarda bulunmaktadır. Ülke 1970 yıllından 2000 yılına kadar Baba Hafız ESED ve 2000 Yılından günümüze kadar da oğul Beşşar ESED tarafından yönetilmektedir. Bu yönetim süreci içerisinde komşumuz olmaları hasebiyle zaman zaman sorunlar yaşanmıştır. Hatta ve hatta Baba Hafız ESED Bebek Katili PKK Terör örgütü Lideri Abdullah ÖCALAN’ı Bekaa kampında ta Kenya da yakalanmasına kadar beslemiş ve yardım yataklık yapmışlardır. İşin aslına bakarsak bize hiç bir zaman dost olmamışlardır. Hep kaleşçe davranışlar sergilemişlerdir. Yaklaşık olarak iki yıldır Oğul ESED, SURİYE halkına zulüm etmekte ve katletmektedir.

Dinimiz ne diyor; “KOMŞUSU AÇKEN TOK YATAN BİZDEN DEĞİLDİR” ne kadar manidar bir söz, mümkünmü ki yanı başımızda kan akacak bizler Din kardeşlerimiz  olan bu insanları görmezden geleceğiz. Bir televizyon proğramında 400 bine varan suriyeliye ülkemizin güneydoğusundaki 4-5 ilde çadır kentler yapılarak onlara kucak açıldığını gördüm. Din kardeşlerimiz ve insan olarak tabiki sahip çıkalım ama bu insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak kolay mı? Üreten kimse yok hep tüketen biz TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ olarak bu yardım severliği ne kadar yapabileceğiz? Bu da muamma, ekonomistler 2014 yılının Ekonomik krizin eşiğinde olduğu sinyallerini veriyorlar, biz ülke olarak bu insanları sokağa veya kaderlerine de terk edemeyiz. Sayın yetkililerimiz Birleşmiş Milletlerden bu konuda ne gibi, nasıl yardım istediler. Bizlerin bu ülkenin insanları olarak bunları sorgulamamızın tabii hakkımız olduğunu düşünüyorum.

Küresel aktör olan ABD ve RUSYA kimyasal silahlar üzerinde anlaşmaya vardılar. Nasıl bir gelişme oldu ki, kendi aralarında ittifak yaptılar. Sevgili okurlarım bunların bence hepsi oyun birileri “tavşan kaç tazı tut” taktiği yaparak zavallı SURIYE halkına zulüm etmektedir. Bizim Ülkemizi de kendilerine geçiş köprüsü olarak görüyorlar… İnşallah ilahi adalet tecelli edecek ve hain hesapları kendi ellerinde patlayacaktır. TÜRK milleti olarak daima uyanık ve rasyonel düşünmeliyiz.

SU UYUR DÜŞMAN UYUMAZ Sevgiyle kalın….